Sülmenlili bir dayı birgün Deherköyüne gitmek üzere kısa bir süre evvel doğum yapan sıpalı eşeğine binip yola çıkmış. Ama eşek inadı ya emmi yol alamıyormuş, eseğe biniyor, kürüğü gelmiyor, kürüğü cekiyor, eşek gelmiyor.
Bakıyor olacak gibi değil, iniyor eşekten kürüğü kucaklayıp alıp, anasının üzerine yüklüyor, kendiside biniyor, kucagında küçük sevimli sıpa Arguvana doğru yola devam ediyor. O zamanlar Arguvanda görevli olan birçok görevli memur(savcı, hakim, doktor hakim, diğer memurlar) bir kahvede oturmuş sohbet edip çay içerlerken birde bakmışlar çok iyi tanıdıkları şakalaştıkları emice eşek sırtında ve kucağında bir kürük var. Aralarında demişler gelin takılalım emmiye. İçlerinden birisi ayağa kalkıp:
-”Emmi kucağındaki senin oğlanmı?” demiş.
Dayı hiç bozuntuya vermeden;
-evet benim oğlan, okula götürüyorum ki Okuyup ileride sizler gibi en azından hakim, savcı, doktor, memur olsun der.
Kaynak: Bilent Aslan
Yazım: Deniz Çamur