Gerçek bir hikaye yaşıyan şahsın kendisinden dinledim. Şotik’in Kınıkderesin de dede (pir) bir eve misafir olur. Akşam başka bir eve de söz verilir, geceyi orada geçirmek üzere sözleşirler. İlk konaklama yerinde sofra kurulur, yörenin misafirperverliği tartışmasızdır. Bir gün yolunuz düşerse gerçekten tanık olursunuz. Böylesi bir ortamda rakının tadına doyulmaz, iç içebilirsen. Fakat viski için aynı şeyi söylemek zor. Biri dede üç kafadar ne kadar içtiğini bilmeden şişelerin dibi bulunana kadar içerler. Kafalar duman kalkıp diğer söz verilen eve gitmek için yola çıkarlar. Dede (pir) eşeğe biner, birisi eşeğin yularından çekerken, diğeride eşeği sürer. Onbeş dakikakık bir yoldur mesafe. Gece olmuş yol karnlıktır tam kapıya gelirler ki ne görsün, eşeğin binen dede yok. Hemen dönüp koşarlar geldiği yolu. Bakarlarki dede arkta suya düşmüş. Alıp eve dönerler. Eşek saroş değil ama onunda dili yok ne yapsın.
Anlatım-Kaynak: RIZA PARLAK