BİR ZAMANLAR “YANLIŞLIĞIN BÖYLESİ; ARGUVAN NEREDE DEMİŞTİK”
Süleyman ÖZEROL
1991 yılında yayınlanan bir kitapta Arguvan, “Adıyaman’a bir hayli yakın olup” diye başlayan bir cümle ile tanıtılmaya çalışılmış, diğer yandan Arguvan’da yetişen bazı ozanların yaşam dilimleri birbirine karıştırılmıştı. Bunun üzerine 1998 yılında “Yanlışlığın Böylesi; Arguvan Nerede?” başlığı altında Malatya Yorum’da bir yazı yazmıştım, başlığı görenler de oldukça tepki duymuşlardı. Öyle ya; Arguvan için “nerede” diye sorulur muydu? Elbette ki sorulmalıydı. Yılladır yanlış bilgilendirmeler yapılıyordu ve kimsenin haberi yoktu.
Yaklaşık iki yıldan buyana Arguvan ile ilgili yazdığımı, çalışma yaptığımı söyleyemem… Buna karşın ilgim her zaman sürüyor. Özellikle hatalı tutum ve davranışların sürmesi ile ilgili notlarım var. Uluslararası Arguvan Türkü Festivalinin onuncusunun gerçekleştirileceğini (14-15 Temmuz 2012) hesaba katarak daha dikkatli, daha titiz hareket edilmesi ve yanlışların yinelenmemesi gerektiğini de düşünerek bazı konulara değinmek, festival sonrası ise başka konularda değerlendirmeler yapmak istiyorum.
Ozanlar mı, sanatçılar mı?
On yılı aşkın bir süredir kışları Ankara’da bulunmam nedeniyle Malatyalı tüm derneklerle iletişimim olmasına karşın Ankara Arguvanlılar Derneği ile iletişimim daha fazla oldu diyebilirim. Hemen her toplantılarına, etkinliklerine hatta bazı yönetim kurulu toplantılarına bile katıldığım oldu, hemen her etkinliklerinde katkı sundum. Süreçte “Ozanlarımıza Vefa” adı altında gerçekleştirilen altı anma etkinliğinin dördünde bulundum. İlk ve son etkinlik Ankara’da olmadığım zamanlarda yapıldığından katılamadım.
1. Âşık Seyit Meftuni (İbrahim Mamo Temiz) Anma Etkinliği
2. Âşık Bektaş Kaymaz Anma Etkinliği
3. Âşık Şah Sultan Anma Etkinliği
4. Şemsi Belli Anma Etkinliği
5. Erhan Yılmaz Anma Etkinliği
6. Muharrem Arı Anma Etkinliği
İkinci, üçüncü ve dördüncü etkinlikte konuşmacı olarak bulundum. Daha gerçekçi, kapsamlı, anlamlı ve düzenli olması amacıyla “Ozanlarımıza Vefa” adı altında yapılan etkinliklerde uygulanan yöntem ve teknikler ile ilgili görüşlerimi de dile getirdim. Bu görüşlerimi kısaca şöyle özetleyebilirim.
Anılan sanatçılara dikkat edilirse ilk üçü ozan, diğerlerinin etkili sanatsal konumu farklı… Şemsi Belli şair, Erhan Yılmaz ses-saz sanatçısı, Muharrem Arı zakir olarak bilinir ve öyle değerlendirilir. Dolayısıyla “ozan” yerine “sanatçı” kavramının kullanılmasının uygun olduğunu da yinelemek istiyorum.
Eğer “ozanlar” anılacaksa doğum tarihi büyük olandan başlanılmalı ve önce Derviş Muhammet, Aşıki ve Şah Sultan anılmalı, diğerleri bunları izlemeli, bir takvim yapılarak günümüze doğru gelinmeli. Bu konuyla bağlantılı olarak, Cumali Ünaldı’nın 15 Kasım 2007 tarihli Malatya Yenigün’de yayınlanan “Kültürel Bir Enstrüman Olarak Üniversite” yazısından bir alıntı ile İnönü Üniversitesinin çevresinin kültürünü derlemesi, incelemesi açısından da bir anımsatma yapmak istiyorum.
“İnönü Üniversitesi, yerel değerlere sahip çıkma adına, en kısa zamanda ‘Derviş Muhammed-Ahmet Aşıki-Şah Sultan’ üçlemesi ile ilgili bilimsel bir toplantı düzenlemeli, bu toplantıyı Malatya halkı ile bütünleşerek yapmalı, sonuçlarını da, bu üçlünün şiirleriyle birlikte yayınlamalıdır. Yayınlamalıdır ki, Malatya ile birlikte Türkiye de nasıl söz ustası değerlere sahip olduğumuzu bilsin…
Diğer yandan yapılan anma etkinlikleri basında yer alırken Samsun, Elazığ, İstanbul, Malatya ve daha başka yerlerden Ankara’ya gelerek etkinliklerde konuşma, şiir okuma, çalıp söyleme ve benzeri konulara katılarak emeği geçenlerden söz edilmemektedir. Sanatçılara “vefa borcu” derken, emeği geçenlere de “vefa borcu” unutulmamalıdır. Yine unutulmamalıdır ki bunlar olmadan da kültürel ürünler geleceğe aktarılamaz.
Arguvan Türküleriyle Tanınır…
Arguvan’da halk ozanlığı konusunda ilk üç ozandan sonra geleneği gerçek anlamda temsil eden beş ozanı kim sayabilir? Her ölçülü şiir yazanın halk ozanı olarak kabul edilmediğini sanırım konunun uzmanları daha iyi bilir…
Türkülerle özdeş olan Arguvanlının türkülere ne kadar sahip çıktığına gelince, yine konu tartışmaya açık bir boyut kazanıyor. Ankara’da gerçekleştirilen Ankara’da Malatya Günleri etkinlikleri kapsamında “Etek Sarı” türküsünün internetten yanlış okunuş biçimiyle indirilerek panoya yansıtılmasından tutun da hala yanlış okuyuşların, yanlış bilgilendirmelerin, bazı sanatçıların çevresinde oluşturulan döngüden kurtulamayışın sürmesi ve daha birçok konu…
Başta kaymakamlık, belediye ve birçok dernek olmak üzere Arguvanlı birçok kurum ve kuruluş tarafından “Türkü Diyarı Arguvan” adıyla hazırlanan CD dosyasının kapağında bazı bilgiler yer almış. Türkü adlarından söz başlarına göre doğru yazılan bir tane var: “Göğdeki yıldızı sayan olur mu?” Diğerleri rasgele adlandırılmış… Bazıları Arguvan’ın “tamamının Alevi” olduğunu öne sürmekte ve bu kültürün “merkezi” gibi görmekte ama nedense CD’de deyiş örneği yok. Dolayısıyla kırık hava türkülere birkaç örnek daha verilmeliydi. Ya da var olan bir mi iki mi kırık hava çıkarılarak CD’ye “Arguvan Ağzı Uzun Havalardan Örnekler” gibi bir başlık konulabilirdi.
“Arguvan ağzı” başlığı altında yazılanlara göz attığımızda ise şunlara rastlıyoruz.
“Arguvan havası diye tabir edilen türkülerin kendine has söyleniş biçimi, sanatçılara nazaran daha farklı ve mahalli ağzı daha iyi yansıtan bir söyleyiş biçimidir.”
Bu cümleyi on kez okuyun ve ne anladığınızı düşünün…
Devam ediliyor…
“Arguvan ilçesine özgü bir uzun hava türüdür. Sözlerinde doğa, aşk, sevda, öğüt ve gurbet konuları işlenmiştir. Hece ölçüsünün 7’li ve 11’li kalıpları kullanılmıştır.”
Arguvan’ı çıkarın yerine Eğin ya da Çamşıhı yazın ne değişir acaba? Anadolu’nun her yöresindeki türkülerde bu özellikleri görebiliyoruz. Peki, 7 heceli tek bir tane Arguvan türküsü örneği verebilir misiniz? Aynı soruyu orada da sordum, sorumu duyan Musiki Derneği Başkanı M. Tunç Yıldırım, “Onlar da bir yerden almışlar galiba, yanlış devam ediyor” demişti. TRT Erzurum Radyo Müdürü Sayın Merdan Güven’in imzalayarak gönderdiği “On bin Yılın Türküsü” (Fenomen Yayıncılık, 2012 Erzurum) adlı yapıtında aynı söylemin Mehmet Özbek tarafından hazırlanan bir kitaptan (1998, Türk Halk Müziği El Kitabı I-Terimler Sözlüğü, Ankara, Atatürk Kültür Merkezi Başkanlığı Yay. s. 79) alıntı yapıldığı görülüyor: “Arguvan türkülerinin en önemli özelliği, daha çok 7 ve 11’li hece ölçüsüyle…”
Yine başa döndük; özellikle hatalı tutum ve davranışların sürmesi konusuna… Hele de çok kolay ve basit konularda hata ve yanlış yapılması hiç de uygun değil. Hatalar, yanlışlar tamamen yok edilemez, ancak en aza indirilmesi de zor değil. Halkımız, “bir bilene soralım” der, kendisi bilse bile…
Kaynaklar:
www.malatyahaber.com
www.incedusunceler.wordpress.com