Kapısının Önü Bir Tarla Nohut – Erhan Yılmaz
Kapısının önü bir tarla nohut Ölüyem sevdiğim bir Kuran okut Eğer salacama yetişemezsen Mezarım başında ağla bir vakit Kömür gözlüm…
Kapısının önü bir tarla nohut Ölüyem sevdiğim bir Kuran okut Eğer salacama yetişemezsen Mezarım başında ağla bir vakit Kömür gözlüm…
Bağlarına vardım bağlar bozulmuş Jandarmalar karakola dizilmiş Sultan bizim evrak nere yazılmış Sultanım Sultanım ela Sultanım Bağlarına vardım armutlu dutlu…
Sabah güneşiydin anlıma doğdun Gayet güzel idin boynumu eğdin Oluru olmazı üstüme sevdin Yoksa sevdam seni azdırıyı mı Kapının önünden…
Sabahtan kalktım ki yerler alaca Kapıdan geçiyi kanlı salaca Bir gardaşım yok ki salam ilaca Elin sür yarama yar orgun…
Sabahınan bir yel esti dalıma Ne dedim de niye girdin kanıma Yarın mahşer günü Hakkın yanında Orda koymam hakkın alırım…
Nazlı yar honunu deren oldu mu Kamış parmaklara diken doldu mu Seversen Mevla’yı yalan söyleme Seni benden gayrı saran oldu…
Hangi dağa varsam karsız dumansız Yandım ataşına dinsiz imansız Cenneti alaya varamam sensiz Cehennem narına yanak ikimiz Bir gömlek yaptırdım…
Ben bu yaylaları yaylayamadım Suları soğuktur da boylayamadım (Ülger doğmasın sabah olmasın) Güzelin gönlünü eyleyemedim Guruya gaderim de yardan ayrıldım…
Bacamızdan çıkar elmanın dalı Yüzüme vuruyu puşunun alı Baba neydeceksin bu kadar malı İşte görünüyü dünyanın halı Acı kavak olam…