2007nin Mayısında; Ankara, İstanbul, İzmir,
gibi illerde yapılan Cumhuriyet mitingleri yeniden organize edilmek isteniyor.
Şeriat geliyor, Laiklik elden gidiyor, Cumhuriyeti savunmak için denilerek sokağa dökülen yığınların aslında Cumhuriyet ya da laisizm için değil; bu mitingleri düzenleyenlerin kendi siyasi amaçlarına hizmet için sokağa döküldüğü artık daha iyi anlaşılıyor.
Hrant Dink cinayeti ve sonrasındaki şehit cenazeleri, linç girişimleri gibi gelişmelerle ayyuka çıkan; milliyetçiliği, şovenizmi kışkırtıp, buna şeriata karşı olma eklenerek; cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimlerini açmaza sürükleyip; bir müdahalenin koşullarını oluşturulması stratejisiyle birleşen bu mitinglerin, kime ve neye hizmet ettiği o günden beri çokça tartışıldı. Bugün düzenleyicilerin en başında yer alanların Ergenekon davasından yargılandıkları da göz önüne alındığında; aslında 2007 mitinglerinin, Cumhuriyet koruyuculuğu görünümü altında 12 Eylül kalıntısı düzeni, sistemin en baskıcı, çürümüş kurumlarını ayakta tutma, Kürt sorunu başta olmak üzere ülkenin başlıca sorunlarında çözümsüzlüğü; sindirmenin çözüm sayıldığı statükoyu korumak amacıyla kullanılmak istendiği apaçıktır.
İşte dün başlatılan mitingle bu statüko savunuculuğu, buna Ergenekon davasının başarısızlığa uğratılması da eklenerek yenilenmek isteniyor.
Çünkü; 2007de bu mitingler çok akıllı bir biçimde; amaç saklanarak ve geniş bir halk kesimi üstünde, şeriat geliyor korkusu yaratarak başlatılmış; mitingleri düzenleyenlerin hayallerini bile kuramayacakları bir kitlesellik yakalanmıştı. İşin ilginci alanlara çekilenler ülkenin az çok ileri kültürü birikiminin temsilcisi, laik yaşamı savunan kesimlerdi. Dolayısıyla; Cumhuriyet mitinglerini düzenleyenler, aslında darbeciliği, 12 Eylül Anayasasını savunuyorlardı. Ama alana çektikleri kesimler bugüne kadar hep; kurulu düzene karşı çıkan, 12 Eylül darbesinden darbe yemiş, 12 Eylül Anayasasına hayır diye meydanlara çıkanlardı.
Dün Tandoğanda da benzer tablo vardı. Sanki iki miting varmış gibi, resmiyette başka söyleniyor, alanda başka hava esiyordu. Mitingi düzenleyenler amaçlarını saklıyordu. Resmi açıklama yapanlar; örneğin ADD Genel Sekreteri; Mitingin Ergenekon davasına sahip çıkmakla bir ilgisi yoktur. Biz hukukun üstünlüğünü, insan hakların savunmak için alanlara çıktık derken; kürsüden verilen mesaj; Türk ordusunu Cumhuriyeti koruman refleksi yok edilmek isteniyor diye verilip, Ordu göreve! yürüyüşlerine selam gönderiliyor; Ergenekon sanıklarının adları okunup Burada! diye bağırtılıyordu.
Aydın ve sanatçı çevrelerinden birkaç haftadır yapılan açıklamalar da; bu ikilemi yansıtıyordu. Aslında Ergenekonda yargılananlarla herhangi bir bağı olmayan bu aydın ve sanatçılar, AKP karşıtlığı, hukuk ve insan hakkı savunması üstünden açıklamalar yaparak mitinge çağrı yaptılar. Mitingin vitrini de böyle oluşturuldu. Ancak alana çıkınca bu vitrin kırıldı. Hani ünlü bir deyiş var: Tarihte her olay iki kez cereyan eder, birincisinde trajedi, ikincisinde komedi olarak! Öyle anlaşılmaktadır ki; bu yeni Cumhuriyet mitingleri dalgası öncekilerin karikatürü olacak. Ama, bu mitinglere destek vermeye devam eden aydın ve sanatçıların, önceki deneyi bildikleri halde, bugün yeniden öne çıkarılmaları ise anlaşılır değildir. Bir ırmakta iki kez yıkanmayı mı (kirlenmeyi mi) başarmak istiyorlar yoksa!
(*) Birincisinde de şimdi de, Cumhuriyet mitinglerini kendi stratejilerine dolgu maddesi olarak kullananların en önemli dayanakları AKPnin iktidarda olmasıdır. Ve kendilerine katılmayanları da AKPye destek vermekle suçluyorlar. 2007de, AKP iktidarını yıkmak için mitingleri yaptıklarını iddia ediyorlardı. Ama bu mitinglerle AKPnin oylarını yüzde 30dan yüzde 47ye taşımışlardı! Şimdi yine AKP oyları, yüzde 30lara geriledi. Acaba şimdi de AKP oylarını mı yükseltmek istiyorlar? Öyle ya; AKP iktidarda olmasa kim inanır bunların deli saçması iddialarına! İHSAN ÇARALAN / EVRENSEL GAZETESİ SİTESİ BAŞYAZARI