Image

Image

Protest ve Özgün müziğin unutulmaz isimlerinden Ahmet Kaya 10 yıl önce bugün 16 Kasım 2000 tarihinde, geçirdiği kalp krizi ile hayata gözlerini yumdu. Bir gece ‘vatan hainliği’ suçlanmasıyla sürgüne uzanan hayat hikayesi:

 Kafama sıkar giderim demişti Ahmet Kaya, kafasına sıkmamıştı ama onu vatan hainliği ile bölücülük ile suçlayanlar Onun kalbine sıkmıştı. “Artık seninle duramam” demiş ve gerçekten de bir akşam çekip gitmişti.

Ahmet Kaya, 12 Şubat 1999 tarihinde katıldığı magazin gazetecileri ödül gecesinde yaptığı “Kürtçe albüm çıkaracağım” açıklamasıyla vatan hainliğiyle suçlanmış, linç edilmek istenmişti.

Onu ölüme götüren süreç işte burada başlamıştı aslında… O bu ülkeyi terk etmek zorunda bırakılarak, yaşadığı sürgün hayatında sadece vatanını değil milyonlarca hayranını da geride bırakmıştı. Peki, Ahmet Kaya kimdir, hangi okulu bitirmiş, nerede askerlik yapmıştır, asıl mesleği nedir, hapse kaç yaşında neden girmiştir, hocası hangi sanatçıdır, mezarı hangi oyuncunun yanındadır?

Ahmet Kaya’nın başarılarla dolu 43 yıllık yaşamı…

Ahmet Kaya 1957 yılında Malatyalı Kürt bir baba ile Erzurumlu bir Türk annenin beşinci çocuğu olarak doğdu. Babası Sümerbank mensucat fabrikasında çalışan bir işçiydi. İlkokulu Malatya’da okudu ve kendi hayatını anlattığı bir belgeselde müzikle altı yaşında babasının hediye ettiği bağlama ile tanıştığını söyler. Okuldan geri kalan zamanlarında plak ve kaset satan bir dükkânda çalışmaya başladı. Ailesinin geçim sıkıntısı çekmesi nedeniyle 1972’de İstanbul Kocamustafapaşa’ya göç ettiler ve okulu bıraktı. İşportacılık ve çıraklık gibi çeşitli vasıfsız işlerde çalıştı. Bu dönemde küçük bir yerleşim yerinden büyük bir şehre taşınmanın ve alışmanın sıkıntılarını yaşadı.

Bu sıkıntılarını Aynalar isimli belgeselde şöyle dile getirdi:

Onlarla konuşmuyordum çünkü onlarla konuşamıyordum. Giyimleri başkaydı, konuşmaları başkaydı. Onlar gibi konuşmaya çalışıyordum. Mesela terziye gidip, onlar gibi pantolon diktirmeye filan başlamıştım. Terzinin yaptırdığı pantolonların üzerime uymadığını görüyordum. Onlara yakışıyordu bana yakışmıyordu. Bir kız vardı bizim okulda; herkesin bir aşkı vardır, çocukluk aşkı. Bir gün gittim dedim ki: ‘Biraz seninle konuşak beş dakika, kaçıyorsun hep…’ Bana dedi ki: ‘Rica ederim.’ Öyle bir ağrıma gitti ki: ‘Ben de sana rica ederim,’ dedim.. Ben o zaman anlamını bilmiyordum, yani onu bir küfür zannettim.”

Çocuk yaşta cezaeviyle tanıştı

Ahmet Kaya 16 yaşında yasak afiş basmak suçundan cezaevine girdi. Daha sonra birkaç arkadaşıyla birlikte Halk Birimleri Derneği’nin çalışmalarına katıldı. Bu çalışmaları sırasında çeşitli etkinliklerde bağlama çalmaya devam etti.

Hocası Ruhi Su ile tanışması

Boğaziçi Üniversitesi’nde yapılan bir etkinlikte Ruhi Su ile tanışma fırsatı bulan Kaya, Mahsus Mahal isimli Ruhi Su türküsünü söyledi.

Askerlik yılları

1978 yılında Gelibolu’da askerlik yaptı, bu arada orkestrada müzik çalışmalarına devam etti. Askerlik dönüşü Emine Kaya ile evlendi ve 1982 yılında kızları Çiğdem doğdu.

İlk profesyonel çalışmaları

İşsizlik ve parasızlık sebebiyle ekonomik zorluklar çekti Ahmet Kaya. Bu sırada eşi kendisinden ayrıldı. Bu ekonomik sorunlarından kurtulmak umuduyla kendi deyimiyle “sistemin tersine hareket” ederek hapse girmeye çalıştı.

Nihayetinde uzun uğraşlar sonucu çıkardığı Ağlama Bebeğim albümünü 1985 yılında yayımladı. Yayımlandığı yıl albüm toplatılır fakat daha sonra sansürü kaldırıldı. 1985’de ikinci albümü Acılara Tutunmak için birinci albümde olduğu gibi Değişim Stüdyosu’yla anlaştı.

Gülten Hayaloğlu ile tanışması

Değişim Stüdyosunun sahibi, o sıralarda Metris Askeri Cezaevi’nde olan Selda Bağcan’ın kardeşidir. Cezaevinde tanıştığı Gülten Hayaloğlu ile Ahmet Kaya’nın tanışmasına aracılık etti. Albüm yayımlandıktan sonra evlendiler. Gülten Hayaloğlu hapishanede idam cezasına mahkûm olan Nevzat Çelik’in Şafak Türküsü şiirini Ahmet Kaya’ya iletti. Böylelikle geniş kitlelerce tanınması sağlanan albüm, 1985 yılında yapılıp 1986’da piyasaya çıkan Şafak Türküsü oldu. Bu albümde aranjör Oğuz Abadan’la çalışır ve hemen hemen tüm besteleri kendisi yaptı. Aynı yıl An Gelir albümünü yayımlar. 1987 yılında kızı Melis doğdu.

Yusuf Hayaloğlu ile çalışmaları

Gülten Hayaloğlu ile evlendikten sonra kardeşi Yusuf Hayaloğlu ve şiirleriyle tanıştı. Sözlerinin çoğunluğunun Yusuf Hayaloğlu’na ait olduğu Yorgun Demokrat adlı albümü 1987 yılında yayınlandı.

1988 yılında sadece iki şarkının söz yazarlığını Hayaloğlu’nun yaptığı ve diğer sözlerin tanınmış şairlerin şiirlerinden oluşan Başkaldırıyorum albümünü çıkarttı. Ardından 1989 yılında sadece bağlama ve vokalin oluşturduğu konserlerinden bir derleme olan Resitaller-1 yayımlandı.

Aynı yıl Osman İşmen’in düzenlemesiyle, sözlerinin büyük çoğunluğunu Hayaloğlu’nun yazdığı İyimser Bir Gül albümü çıktı. 1990 yılında Resitaller-1’in devamı niteliğinde olan Resitaller-2 albümü yayımlantı. Aynı yılın Ekim ayında çeşitli şairlerin şiirlerinden oluşan Sevgi Duvarı isimli albümünü çıkarttı.

ALBÜMLERİ REKOR KIRDI

1994 yılında Şarkılarım Dağlara albümü, basılan 2.800.000 bandrolle rekor kırmıştı. Bu albümde yer alan Özgür Çağrı isimli şarkıda geçen Abin bir gün dağdan döndü, sarılırsın yavrucağım gibi sözler nedeniyle albümü toplatıldı, konser vermesi yasaklandı.

Televizyon programı sundu

1990 yılında Tatar Ramazan ve 1992 yılında Tatar Ramazan Sürgünde filmlerinin müziğini yaptı. 1994 yılında prodüksiyonunu Gülten Kaya ve Yusuf Hayaloğlu’nun yaptığı, Kanal D’de yayımlanan Ahmet Abi’nin Vapuru programını yaptı. Bu program sadece 13 hafta sürer. Bu programa Nihat Akgün’ün katılması ve JET-PA’nın sponsorluğunu yapması bazı eleştiriler aldı.

Müzikal tarzı

Boğaziçi Üniversitesi’nde Ruhi Su ile tanışıp Mahsus Mahal isimli türküyü çaldığı zaman, Ruhi Su bağlamanın bu şekilde, at teper gibi çalınmayacağını söyler. Yıllar sonra Ahmet Kaya verdiği konserin birinde “Bağlama böyle de çalınır,” dedi.

Kürtçe şarkısı “Kervan”

Ahmet Kaya İlk dönem albümlerinde genel olarak bağlamaya ağırlık verdi. Kendisi müzik tarzının Devrimci Arabesk veya protest olarak tanımlanmasına karşı çıkardı. Sözlerini kendisinin yazdığı bestelerle beraber, Attilâ İlhan, Can Yücel, Nevzat Çelik, Hasan Hüseyin Korkmazgil, Enver Gökçe, Ahmed Arif gibi tanınmış şairlerin şiirlerini de bestelemişti. Genellikle şarkılarında toplumsal meseleler işlenir. Yirmi iki albümünden sadece Kervan diye bir Kürtçe şarkısı vardır ve bir tane de Kürtçe açılışı vardı. Ahmet Kaya’nın o olaylı gecede bahsini ettiği Kürtçe şarkısı, vefatından sonra yayımlanan “Hoşçakalın Gözüm” albümündeki “Kervan” dı. Kervan parçasının klibi de bulunuyor.

Yoksulluk edebiyatı yapmakla suçlandı

Yasal suçlamaların yanı sıra, çeşitli kesimlerce lüks içinde yaşarken yoksulluk edebiyatı yapmakla suçlandı. Bu eleştirilerle ilgili olarak yöneltilen bir soruya şu şekilde yanıt verdi:

“ Benim hiç ‘Mercedes’im olmadı. Şimdiki arabam ‘Mercedes’den daha pahalı, cip olduğu için gözüne batmıyor insanların. Salaklaşmamak lazım bunlar önemli şeyler, yani… Biz insanların yoksulluğunu savunmadık, bizler yaşamımız boyunca insanların zenginliğini savunduk… Yani ben cipe binsem ‘Mercedes’e binsem bunlar önemli şeyler midir? Ben tarihin yüklediği misyonu yerine getiriyor muyum, bu önemli… Tam 30 sene aç yaşadım bu ülkede, 30 yıl boyunca. Bütün lokantaların kenarlarına gidip, o lahmacunların nasıl çıktığına baktım. Artık ben bu saatten sonra bunu yerim ve kimse bunu engelleyemez… ”

O olaylı gecede ne dedi?

Birçok albümünün toplatılmasının ve konserlerinin iptal edilmesinin yanı sıra, 10 Şubat 1999’da Magazin Gazetecileri Derneği’nin Princess Otel kongre salonunda düzenlenen ödül töreninde yılın en iyi sanatçısı ödülünü aldı ve ödül konuşmasında: “Ben bu ödül için İnsan Hakları Derneği’ne, Cumartesi Anneleri’ne, tüm basın emekçileri ve tüm Türkiye halkına teşekkür ediyorum. Bir de bir açıklamam var: Şu anda hazırladığım ve önümüzdeki günlerde yayımlayacağım albümde bir Kürtçe şarkı söyleyeceğim ve bu şarkıya bir klip çekeceğim. Aramızda bu klibi yayımlayacak yürekli televizyoncular olduğunu biliyorum, yayımlamazlarsa Türkiye halkıyla nasıl hesaplaşacaklarını bilmiyorum.” dedi. Bunun sözleri üzerine davetliler tepki gösterip, küfür etmeye, çeşitli eşyalar fırlatmaya başladı. MGD görevlileri tarafından kongre salonundan, olağan koşullarda dışarıya çıkartıldı.

Bu olayın hemen sonrasında Ahmet Kaya’nın 1993 yılında Berlin’de Kürt İşadamları Derneği’nin düzenlediği bir gecede verdiği konsere ilişkin fotoğrafların Hürriyet Gazetesi’nde yayınlanması üzerine “Bölücü PKK örgütüne yardım ve yataklık yaptığı ve halkı ırk farklılığı gözeterek kin ve düşmanlığa tahrik ettiği” iddiasıyla hakkında İstanbul Devlet Güvenlik Mahkemesi’nde toplam 10.5 yıl ağır hapis istemiyle iki ayrı dava açıldı. Haziran 1999’da Türkiye’den ayrıldı. Yargılamaların sonucunda toplam 3 yıl 9 ay ağır hapis cezasına çarptırıldı. Ancak yurt dışında olduğu için hapse girmedi. Daha sonra bu görüntülerin düzmece olduğu iddia edildi.

KASETLERİNİN SATIŞI YASAKLANDI

Bu arada Ordu Valiliği, Ahmet Kaya’nın kasetlerinin kentte satılmasını ve bulundurulmasını yasakladı.

1999 yılında Münih’de PKK yanlıları tarafından düzenlenen konserde ‘‘Arabamı o şerefsizlerin memleketinde bıraktım’’ dediğini iddia eden Hürriyet Gazetesi haberi için hakkında DGM tarafından bir kez daha soruşturma başlatıldı. 9 Şubat 2000 yılında Zaman Gazetesi’ne yaptığı röportajda “Ben 3 tane şerefsizin yüzünden ülkemde arabama bile binemedim dedim” diyerek yalanladı. Yine Almanya’da 1999 yılında Münih şehrinde Barış, Demokrasi ve Özgürlük Festivali isimli organizasyonda verdiği konserde Kürdüz Ölene

Kadar, Vallahi biz dostu özledik, Kürdüz sonuna kadar, Vallahi Apo’yu özledik” sözlerinin geçtiği şarkıyı söyledi.(Daha sonraları Ahmet Kaya ile ilgili eşi Gülten Kaya’nın yaptığı bir açıklamada;

“Ahmet Kaya’nın “Kürdüz sonuna kadar, vallahi barışı özledik, vallahi apoyu özledik” sözü geçen şarkıda tutuklanan PKK lideri apo’nun mensuplarına silahı bırakmaları çağrısı üzerine bu şarkıyı yaptığını söylemiştir.

Ahmet Kaya, 2000 yılında Hoşçakalın Gözüm isimli albümünün kayıtlarını yaparken, Paris’in Porte de Versailles semtindeki evinde bir gece kalp krizi sonucu hayatını kaybetti. Bu albümde Kervan isimli şarkıyı seslendirdi. Cenaze merasimi Paris Kürt Enstitüsü’nde yapıldı.

Ölümünden sonra, 2002 yılında Ahmet Kaya’nın şarkılarını 20 ünlü sanatçının söylediği Dinle Sevgili Ülkem isimli bir albüm yapılmış, Magazin Gazetecileri Derneği’nin gecesinde duyurduğu Kürtçe Kervan parçasının ve klibinin de bulunduğu Hoşçakalın Gözüm, Biraz da Sen Ağla albümü yayımlandı.

Père-Lachaise mezarlığındaki mezarı 2003 yılında tekrar düzenlendi. Mezar ağırlığının yaklaşık 3,5 ton olduğu söylenmektedir. Üzerine kardelen motifleri, enstrümanlar, Kastamonu yazması, İstanbul silueti, şarkı sözleri ve büstünün bulunduğu bir mezardır. Kalsın Benim Davam. ve Gözlerim Bin Yaşında (Aralık 2006) adlarında dört albümü daha yayınlanmıştır. Ahmet Kaya’nın kabri usta oyuncu Yılmaz Güney’in mezarıyla yan yanadır.

4 Eylül 2007’de, Türkiye’de kendi ismine açılan tek yer olan, Ahmet Kaya Halk Evi Batman’da açıldı.

Kaynak:SABAH

By Radyo Arguvan

Radyo Arguvan 2006 yılından beri aralıksız olarak yayın yapan ve Arguvan'ı ve Arguvan kültürünü tanıtmayı kendisine esas görev olarak gören Web Sitesidir. Radyo Arguvan adında anlaşılacağı üzere, Arguvan Türkülerinin yayınlandığı bir Radyo Sitesidir. Arguvan Türkülerinin yanında Halk Türküleri ve Özgürlük Türkülerinede yer vermektedir. Kültür ve Sanatta Halktan yana Tavır koymayı benimsemiştir.

  • https://radyo1.radyo-dinle.tc:7041
  • Radyo Arguvan