İşçi ve emekçilerin birlik,dayanışma ve mücadele günü olarak yüz yılı aşkın süredir tüm dünyada kutlanan 1 Mayıs, Türkiyede devletin ve siyasi iktidarın yasakçı zihniyeti nedeniyle12 Eylülden bu yana istenildiği biçimde kutlanılamıyordu.1Mayısın bu yıl emekçilerin birlik ve dayanışma günü olarak resmen tanınması ve resmi tatil olarak belirlenmesi toplumda işçi ve emekçilerin uzun süredir istedikleri gibi kutlayamadıkları bu günü tam bir şölen havası içinde istem ve taleplerini seslendirebilecekleri rahat bir ortam içinde kutlayabilecekleri beklentisini yaratmıştı;ancak yine beklenenin aksine özellikle İstanbulda önceki senelerde görünen çatışma manzaraların bir benzerine yine sahne oldu. Dolayısıyla, emekçiler 1 Mayısı bu yıl da sendikacıların deyimiyle buruk bir biçimde kutladılar.
Türkiyede 1 Mayıs kutlamaları en görkemli biçimde İstanbul Taksim alanında kutlanmaktaydı.1977 taksim katliamından sonra burası artık 1 Mayıs alanı olarak hafızalara kazınmıştı. İşçiler,haklı olarak, 1Mayıs şehitlerinin anısını yaşatma adına,burada yapılan katliamın faillerinin bulunması ve hesabını sorma adına 1 Mayısı bu alanda kutlamak istiyorlardı.Bunun içindir ki The Marmara oteline (eski adı İnter Contunantail) 1977de buradan ateş edenler bulunsun pankartı açılmıştı.Devlet ise bu katliamı unutturmak ve emekçilerin dayanışmasını önlemek adına Taksim alanını bu zamana kadar yasaklı bölge ilan etmiş ve Taksime çıkmak isteyen emekçileri önleme adına her türlü şiddeti göstermiştir. Devletin tavrı bu yıl da pek farklı olmadı; makul ölçüde çıkmalarına izin vereceğiz dedikleri 5-6 bin civarında ,yapılan uzun pazarlığın ardından,sendikalara bağlı bir grup işçilerin taksime çıkmalarına izin verildi;ancak bu kitleye katılarak Taksime çıkmak isteyen emniyet ve bazı medyanın yasa dışı örgütler olarak niteledikleri yine çeşitli sendikalara, meslek örgütlerine bağlı emekçiler tazyikli ve boyalı su,cop,gaz bombalarıyla zor kullanılarak engellendi.Onun için, bir grubun Taksime çıkmaları ileriye dönük bir kazanım olsa da büyük bir kitlenin Taksime çıkmaları zor ve şiddet kullanılarak engellenmesi bir burukluğa neden oldu.Uygulanan zor ve şiddet görüntüleri devletin bir ayıbı olarak dünya kamuoyuna da yansıdı.Siyasi iktidar emekçi düşmanı yüzünü bu 1 Mayısta da gösterdi.
Emekçilerin birlikte mücadelesi egemenlerin korkularıdır.İşte bu korkular onları şiddet ve baskıya yönlendirmektedir.Tarihin her evresinde bu kural işletilmiştir.Ve yine tarihin her evresinde emekçiler, ancak birlikte mücadele ederek ,bedeller ödeyerek ekonomik,sosyal ve siyasal kazanımlarını sağlamışlardır.Bu kazanımların biri de Amerikan işçi sınıfının 8 saatlik çalışma yasasının kabulü için 1886da bir çok emekçinin bedel ödemesi pahasına gösterdiği mücadele örneğidir. Bu gün dünya emekçileri,yaşanılan kriz koşullarında bu krizin bedelini bizler ödemeyeceğiz haykırışlarıyla yine meydanları doldurdular.Mücadele edilmeden hiçbir şeyin kazanılmayacağını işçi sınıfı kendi tarihinden çok iyi bilmektedir.
Umut ederiz ki bundan sonraki 1 Mayıslar emekçilerin istediği biçimde kutladıkları günler olsun.
Yaşasın 1 Mayıs!