SİVAS KATLİAMI
İnsanoğlu uzun bir süre barbarlık dönemini yaşadı,ortaçağın karanlık dönemini gördü,son 2-3 yy. içinde ‘modern uygarlık dönemi’ne adım atmaya başladı;ama içindeki egemenlik tutkusunu,servet dürtüsünü, sömürü güdüsünü,aç gözlülüğünü,bencilliğini,cehaletini bir türlü yenemedi;onun içindir ki, günümüzde de insanlık, yüzyıllar öncesinde yaşanılan barbarca kıyımlara hedef olmaktadır.Savaşlar başlı başına bir barbarlık gösterisidir.
İnsanların göz göre göre diri diri yakılması insanım diyen herkesin tüylerini diken diken eder. Sivas katliamının adı barbarlıktır,vahşiliktir ;bu,az çok vicdan sahibi,az çok medeniyetten nasibini almış günümüz insanının bir özelliği olamaz.Ve bu aynı zamanda bir yada bir grup insanın keyfiliği de olamaz.Bu barbarlık; bir sistemin,bir ideolojinin,bir anlayışın ürünü;onun ta kendisidir.Hitler, insanları gaz odalarında boğdu,onları fırınlarda yaktı bunun adı faşizmdi.Sivas’ta insanlar diri diri yakıldı bunun adı gericilikti.Faşizm ve gericilik ikiz kardeştir. Ve bu ikiz kardeşler günümüzde tekelci sermayenin ürünüdür.Özellikle bizim gibi ülkelerde bazen biri bazen diğeri ön plana çıkarılır ve halkın üzerine tüm barbarlıklarıyla çöreklenir.Türkiye de kara eylülü de yaşadık,K.Maraş,Çorum’u da yaşadık,Sivas’ı da. Bütün bunlara baktığımızda kiminde faşistler ön planda rol oynadı,kiminde ise gericiler; ama her ikisinin de üzerine düşen görevleri, Ülkemizin aydınlık yüzlerini susturmak,halka korku salıp ve sindirmek,emekçi halkı suni kamplaşmalara ayırarak onların demokratik mücadelelerini, sömürüye karşı verdikleri sınıf mücadelelerini parçalamaktı. Tekelci sermayenin verdiği görevleri bu zamana kadar büyük oranda yerine getirdiklerini de söylemek durumundayız. Sivas katliamı ne ilktir ne de son olacak; sömürü devam ettiği sürece,egemenlik tutkusu devam ettiği sürece bu tip katliamlar maalesef yaşanacaktır.İnsanlık tarihi sınıf mücadelelerinin tarihidir.Bu katliamları boşa çıkarmanın yolu,bu katliamların arkasındaki gerçek niyetleri ve yüzleri açığa çıkarıp teşhir etmek ve ezilenlerin, sömürülenlerin ekonomik demokratik,siyasal,kültürel,sosyal sınıf mücadelelerini yükseltmektir.
Sivas katliamı geliyorum diyordu,tıpkı Maraş gibi Çorum gibi , ülkeyi yönetenler ve devlet görmek istemedi; Sivas katliamı yaşandı yaşanacak oldu,tıpkı Maraş ve çorum gibi, ülkeyi yönetenler ve devlet bu katliamı engellemek için hiçbir çaba sarf etmedi.Sivas katliamı yaşandı,tıpkı Maraş ve çorum gibi, ülkeyi yönetenler ve devlet tahrik var dedi,bu olayların arkasındaki karanlık güçler ortaya çıkarılamadı,suçlulardan hesap sorulamadı, tıpkı 77 1 Mayıs katliamı,Gazi katliamı gibi.Kimi Sivas katliamı sanıklarının avukatlığına soyundu,kimi umursamadı,kimi ise timsah gözyaşları döktü. Sivas katliamına timsah gözyaşları dökenler dahil o günden bu güne ülkeyi yönetenler ve ülke yönetimine talip olanların hiç biri ülkedeki azınlık durumunda olan farklı kültürel grupların demokratik hak ve özgürlüklerinin savunuculuğunu yapmadılar,bu azınlık grupların demokratik hak ve özgürlüklerini görmezlikten geldiler,bu grupların varlıklarını ‘birlik beraberlik’ demogojik ifadelerin arkasına saklanarak hep inkar ettiler.Ve her türden inkarcılığı,şovenizmi ve ırkçılığı kendi politikalarının olmazsa olmazları haline getirdiler.İşte, devletin ve onu yönetenlerin ötekini dışlayan,yok sayan bu anti-demokratik politik yaklaşımı ve kültürel azınlıklar üzerindeki sürekli baskısı giderek gericiliği ve faşist eğilimleri besleyen bir niteliğe bürünür;
toplumun hak arama mücadelesinde tam olarak bu baskıyı oluşturamayan yönetim dolaylı yada dolaysız yedek kuvvetlerini devreye sokar. Bu hak arama mücadelesi ,dün olduğu gibi Sivas katliamıyla ,bugün olduğu gibi linç girişimleriyle engellenmeye, önü tıkanmaya çalışılmış,çalışılmaktadır.
Ülkeyi yönetenlerin Cumhuriyet ve Laiklik anlayışı; baskıcı, tek bir anlayışa hizmet eden ötekini yok sayıp dışlayan anti-demokratik bir anlayıştır.Ülkede iktidarıyla muhalefetiyle hep bu anlayışın izinden gidilmiş,bu anlayış egemen kılınmaya çalışılmıştır.İşte bu anlayışı savunanlar ülkemizde yaşanılan tüm katliamların da sorumlusudurlar.
Sivas’ta yanan 35 candı,35 insandı;onlar Anadolu insanının sevinciydi, hüznüydü, ağıdıydı; onlar Anadolu insanının yüreğiydi,beyniydi;onlar Anadolu insanının umuduydu, her şeyiydi. Zalimler,gericiler,düzenbazlar o 35 cana hiç acımadılar; hunharca kıydılar onlara.
O 35 can; insan olmanın,insana insan gibi bakmanın bedelini ödediler.Onlar Anadolu insanını çığırmanın,aydın olmanın bedelini ödediler.Onlar,bu ülkede insan olmanın ne demek olduğunu ve ne kadar zor olduğunu çok iyi biliyorlardı.Ve onlar,insanlık onurunun bir gün kazanacağını da iyi biliyorlardı.
14 yıl önce Sivas Madımak otelinde barbarlar tarafından yakılarak katledilen bu 35 canı,35 demokrasi ve özgürlük şehidimizi unutmadık, o canları bir kez daha anıyoruz.
Sivas, insanın içinde yanan bir ateştir.”BEN DE İNSAN OLMAYA GELDİM “diyenler Sivas ateşini söndürmeyecekler.Hızır paşaların bilmediği şey şu;
PİR SULTANLAR ÖLMEZ DİRİLİR!
Sağlıcakla,sevgiyle,dostlukla kalın.Sevgiler,saygılar.