ALİ EKBER GÜLBAŞ
Deli gönül hangi dala konarsın
Tutunacak senin dalın mı kaldı
Ahu feryat ile niçin yanarsın
Şu dünyada senin malın mı kaldı
Ateşlerde yanan ey dertli EKBER
Bu dünyanın sonu yalanmış meğer
Bir yarin var idi almış yad eller
Candan başka senin varın mı kaldı
Diyen ve asıl adı Ali Ekber Gülbaş olan Aşık EKBERİ, 07.08.1940 yılında Arguvan ilçesinin Çavuş Köyünde doğdu.
Çavuş Köyü Arguvan ilçesinin 6 km. kuzeybatısında bulunmaktadır. Köyün doğusunda Arguvan ilçesi, batısında Çevreli Köyü, kuzeybatısında Armutlu Köyü, kuzeyinde Bozan Köyü ve Akveran Köyü ve Güveçli köyleri bulunmaktadır.
Köyün ne zaman kurulduğu bilinmemektedir. Anadolu´ya ilk gelen Türkler tarafından kurulmuş olduğu söylenir.
Aşık Ekberi, Çavuş Köyünde Gülbaş kabilesinden Hakverdi oğlu Bektaş´ın torunu ibrahim´in oğludur.
Arguvan ilçesi ve köylerinin sürekli olarak dışarıya göç vermesi nedeni ile ağıt havasında söylenen Arguvan Ağzı Türkülerinin doğmasına neden olmuştur.
Kara bağrıma el saldı
Yaktı beni aşk ve gurbet
Sanki beni bende aldı
Sattı beni aşk ve gurbet
Kara talih kör kaderi
Ah çeker ağlar EKBERİ
Ne bir cindi nede peri
Çarptı beni aşk ve gurbet
Ali Ekber Gülbaş, kendi köyünde ilkokulu bitirdikten sonra orta okulda okumak üzere Malatya´ya gider. Ancak maddi imkansızlıklar onun okumasını, yarıda bırakmasına neden olur. Okulu bırakan Ali Ekber, Adana´nın pamuk tarlalarında işçi olarak çalışmaya gider. İşçilikle kazandığı parayla İstanbul´a gider. Gider ama çaresizliği de beraberinde gider. İş için, İstanbul´da çaldığı her kapı yüzüne kapanır.
Şu işim olacak amma
Ah bir torpil bulabilsem
Hem de sormazlar diploma
Ah bir torpil bulsam
Bilmem ki nasıl etmeli
Hangi partiye gitmeli
Yahut olsa ağa eli
Ah bir torpil bulsam
Aşık Ekberi, şiirlerinde sevgilisine karamsar duygularla yaklaşmaktadır. Kimi zaman acı çeker, kerem gibi yanar, beddua eder, feleğe çatar, arayı bozanlara çatar, efkarından içer, sevgilisinin yolunu bekler, onun ellere varacağından kaygı duyar, sevgilisinin elle gezdiğini, ellere gelin gittiğini canlandırır, sevgisine karşılık alamadığına şikayetçidir, kimi zaman yaşlandığını ancak gönlünün taze ve genç olduğunu şiirlerinde vurgulamaktadır.
Al yanaklı yüzlerini
İstemem ellere kalsın
Kenar gezdim uzak durdum olmadı
Elim tutmaz gözüm görmez gönül bu
Yalvardım yakardım sözüm tutmadı
Aklım yetmez gücüm yetmez gönül bu
Ve de
Bir ümitsiz bekleyiş bu
Korkarım hiç gelmeyecek
Yanıp yanıp tüttüğümü
Korkarım hiç bilmeyecek
Diyen Aşık Ekberi, 1986 yılında "Aşk ve Gurbet" isimli ikinci kitabını bastırmıştır. 234 sayfadan oluşan ikinci kitabında 217 şiiri bulunmaktadır. Bu şiirlerden 155´i aşk konusunda yazılmış olup, geriye kalan 62 şiiri ise çeşitli konularda yazılmıştır. Aşk konusu dışında farklı konularda yazılmış farklı şiirlerinden birkaç dörtlük;
Mevsim yine döndü bahara doğru
Dağıl karabulut güneş görünsün
Yeter artık kara kışın çilesi
Yüce dağlar al yeşile bürünsün�
..
�Her başa gelenler eser olarak
Evirir çevirir yine zam yapar
Yoksul halkın haklarını alarak
Evirir çevirir yine zam yapar�
..
Uyanın siz bizim gençler uyanın
Dünya yine bulgu gibi kaynıyor
1984 yılında Ankara Halk Ozanları Derneği ve Kültür Bakanlığı´nın ortaklaşa yapmış oldukları çalışma içerisinde hazırlanan "Turist ve Turizm" şiir yarışmasında 2.ci olmuş ve Mansiyon ödülü kazanmıştır.
Ağrı Dağımız var yüceden yüce
Hiç dumanı gitmez gündüzle gece
Nuh´un sırrı orda saklı bilmece
Kuşbakışı bakar Anadolu´ya
Nemrut´un dağında seyret güneşi
Sanki kızıl tepsi bulunmaz eşi
Nemrut´un orada yaptığı işi
Altın harfler yazmış Anadolu�ya
1985 yılında Türkiye Büyük Millet Meclisi "Cumhuriyetin 65.ci Yılı Milli Eğemenlik" şiir yarışmasını düzenler. Bu yarışmaya katılan Aşık Ekberi"nin şiiri beğenilir ve "Milli Eğemenlik Halk Şiirleri" kitabına konulur.
İstanbul´da kaldığı kahve ve han köşelerinde geçirdiği işsiz günler onu daha da duygulandırır ve duygularını şiire dökmesine sebep olur.
Ekberiyem kara bahtı karada
Bir dertli baş ile kaldım orada
Bizde dedik eller gibi murada
Ermedim dünyada ermem giderim
Gibi duygu dolu şiir yazmaya başlayan Al i Ekber İstanbul´da haftalık çıkan bir gazetede çalışmaya başlar. 1966 yılında ilk "Aşk ve Gurbet" isimli şiir kitabını bastırır.
Niçin derler hiç neşeden yazmazsın
Neşe nedir tutmadım ki yazayım
Gülüp eğleneyim hayat bu derler
Gülmek nedir tatmadım ki yazayım
Ekberiyem yokluk ile baş başa
Çok uğraştım ama hep gitti boşa
Gamlar ile girişmişim savaşa
Gamsız hali tatmadım ki yazayım
1969 yılında Tekel Sığara Fabrikasına işçi olarak girer. 1970 yılında Malatya Tekel Başmüdürlüğüne nakline ister, buradan da emekli olur. İşte çalışırken şiir yazmayı ihmal etmez. Aynı zamanda şiirlerine beste yaparak Malatya´nın mahalli sanatçıları kanalıyla bant doldurur ve piyasaya sunar.
Çoğu türküleri bu gün Anadolu�nun dört bir yanında çalınıp söylenmektedir.
Deli gönül hangi dala konarsın
Merhametin yok mu yar insaf insaf
Dillerden de ayrı düştüm
Arada bir arada bir
ve
İnce ince duman tüter
Karşı evin bacasında
Kapıda bir gelin ağlar
Dayak yemiş kocasında
Gibi türküleri Aşık Ekberi, kendi şiirlerinden bestelemiştir. Özellikle aşk şiirleri yazan şair, ayrılıktan ve kavuşmamaktan şikayetçidir.
Vallahi sevdiğim geçmez günlerim
Gözlerim yollarda durma gel Sunam
Vefasız elinden ömrüm bitirdim
Kendi ecelime ferman getirdim
Bahçıvanlar tutup güller yetirdim
Bir gülün demedim ona yanarım
2002 yılında 221 şiirden oluşan 221 sayfalık "Aşk ve Gurbet" isimli üçüncü kitabını yayınlamıştır.
Kendi deyimi ile bu kitapta da "yine arada gurbet var, acı var, sevgi var, ara yerde karaçalı ara yerde siyaset var, çıkarına halkı ezen siyasetçiler var, buna karşı halkın sorunlarını dile getiren ozanlar var, yakılan canlar var, yakılan düşünceler var", demektedir.
On yaşında oğlu kızı çalışır
Küçük yaşata sürünmeye alışır
Otuza varmadan yüzü kırışır
Beli kambur dişi çürük bak ha bak
Kara siyasete bozuk düzene
Karşı çıkmış karşı çıkar ozanım
Zalimin zulmüne halkın ezene
Karşı çıkmış karşı çıkar ozanım
Cura sazla türküleri
Çala çala gitti Veysel
Uzun incecik bir yolda
Menziline gitti Veysel
Diyen Aşık Ekberi şiirlerini 8 ve 11 hece ölçüsü ile yazmış, şiirlerinin son dörtlüğünde Ekberi mahlazını kullanmaktadır.
Çevresinde çok sevilen Ali Ekber Gülbaş İstanbul Unkapanı"nda "Ekberi Müzik Üretim ve Yapım" adlı işyerinde işini kendine meslek edinerek çalışmalarına devam etmektedir.
Aşık Ekberi"yi sizlere tanıtmaya ve böyle bir değerin varlığını da sizlerle paylaşmak istedik. Şairin son kitabının arka yüzünde bulunan şiiri ile noktalamak istiyoruz.
Birlik Kuralım
Bir birlik kuralım sevgiden yana
Ayın etrafında bir hale gibi
El ele gönül gönüle can cana
Zulmün etrafında bir kale gibi
Aşılmaz güçleri birlik aşalım
Birlik eğlenelim birlik koşalım
Sevgi halkasıyla kucaklaşalım
Karanlık içinde bir şule gibi
Tüm benlikler kalksın tarafsız olsun
Ne vurguncu olsun ne hırsız olsun
Bir sevgi bağımız sınırsız olsun
Burcu göğe varan bir kule gibi
Ne bir içilendir nede bir yenen
Sevgiyle haklaşır kendini bilen
Bir kutsal duygudur sevgi denilen
Ekberi onunla bir köle gibi
Şairin bugüne kadar yayınlanmış eserleri,
1966 yılında ilk "Aşk ve Gurbet" isimli şiir kitabını,
1986 yılında ikinci "Aşk ve Gurbet" isimli kitabını,
2002 yılında üçüncü "Aşk ve Gurbet" isimli kitabını yayınlamıştır.
Bilgi: Ali İhsan Öztürk / www.radyoarguvan.com
Kaynak: Halil Yazgan
www.radyoarguvan.com için hazırlanmış ve düzenlenmiştır…