Değerlere sahip çıkmak için, önce bu değerlerin neler olduğunu ortaya koymak gerekir. Nasıl ki Arguvan türkülerine yıllar sonra sahip çıkmak için bir düşünce doğrultusunda festival düzenlendi. Hem sahiplenerek hem de yüceltmek anlamın da katkı sunulduysa tüm değerlere bu anlamda bakma ve değerlendirmek gerekir.
Ne zaman bir köy evinde konaklasam, odanın yapısı mimarisi bana büyüleyici gelir. Belki bir başkası için burası bir köy odasıdır. Detay onu pek ilgilendirmez. Ama öyle değildir. Arguvan’ın Mamusa (Koçak) köyünde Cumo Gedik bizi bir asırlık odasında ağırladığında duvarlara baktığımda yıllar öncesi verilen emek, ustanın o gün ki keser sesi kulaklarımda, yüzü gözümün önünde canlandı. Yatmadan önce odanın her tarafını hayranlıkla inceledim. İnsanoğlu her koşulda yaratıcıdır. Asırlık oda tüm ihtişamını korurken bir de ev sahibinin konukseverliliği ile bütünleşince, bize sadece bahtiyar olmak kalıyordu. Ben fazlasıyla bunu hissetim. Herhangi bir değişiklik yapmaması için Cumo ağabeyi tekrar, tekrar uyardım. Bu konuda aldığım söz beni rahat bir uykunu kollarına bırakırken, geçmişte bu odada yaşanan güzellikleri hayal edip rahat bir gece geçirdim. Orada söylemek yeterli olmaz kanısıyla; Mersin’e gelir her telefon ettiğimde Cumo ağabeye bir kez daha hatırlattım. Çünkü bu bizim atalarımızdan kalan bir değerdir. Mirastan da öte bir değerdir (Miras kişiye özel değerler toplumsaldır).
Her köyde buna benzer güzel evler vardır. Bunları korumak için ne yapılabilir? Bir komisyon kurulup bu değerler tespit edilmesi, bu konuda bir çalışmanın başlatılması bugün olsa bile geç kalmış olabilir kanısındayım.
Çünkü bakımsızlıktan Şotik (Çobandere) merkezde Musto Efendinin konağını gördüğümde yüreğim sızladı. Şanşirin (köy evlerinde bir nevi kapalı balkon gibi) bölümü kaldırıp duvar örülmüş bir pimapen pencere takılmış. Konak çirkin bir görünüme sahip olmakla kalmamış baktıkça insanda ızdırap uyandıran bir manzara haline gelmiş. Belki ısınma ön plana alındığı için böyle bir uygulama yapılmış (daha sonra öğrendiğim kadarıyla yıkılma kendiliğinden olmuş.). Her ne nedenle olursa olsun böyle olmamalı. Eski haline nasıl getirilebilir konusunda formül üretmekten başka bir düşünce aklıma gelmedi. Oysa ki bu konaklardan kimler geldi, kimler geçti. Kim bilir? Konak gibi onlarda bizim değerlerdi.
Babam evini tamamladığında (Alhasuşağı Bellikler Mezrası) on lira parası varmış. Beş lirasını ustaya vermiş, beş lirasını da harçlık yaparak askere gitmiş. Askerden gelip kalan borcunu ödemiş. Konak yerini köyün önde gelenlerinden bir börek(kıllor) karşılığı almış. Amcamla birlikte konak sahibi olma ve köye kuş bakışı bakmanın doyumsuz güzelliklerini paylaşmışlar (köyün en üsteki eviydi). Bizler ve amcamın çocukları bu konakta dünyaya gelmişiz.
Nihayet ben 1991’de askerden gelip yıkılmaya terk edilmiş bu konağı odun olarak bir milyon liraya sattım(o gün ki parayla). Üniversiteyi kazanmış üç yeğenimle bir öğle yemeği yiyip bitirdik. Oysa doğduğum eve böyle davranılmayacağını yıllar sonra anlayabildim. ‘İnsanın memleketi yoktur, çocukluğunun memleketi vardır.’ der Rolant Bathas. Unutmayın ki herkesin doğduğu yer, aynı zamanda kendisi için kutsaldır. Doyduğumuz yere de saygımız var elbette. En son yıkıntılarını gezerken yazdığım aşağıdaki şiir söylemek istediklerimi daha iyi anlatacaktır.
DOĞDUĞUM EV
Gidip niyaz ettim doğduğum evi,
Yıkılmış duvarlar, sade taş kalmış.
Dut ağacı kuru, arama selvi.
Çağlayan yürekte, akan yaş kalmış.
İğde çiçek açmış arılar konuk,
Bakışlar matlaştı gözlerse donuk.
Gözyaşı sel olsa bulunmaz oluk.
Hüzünlü gözlerde, çatık kaş kalmış.
Kapının önünde boy vermiş kenger,
Otlar çiçek açmış her şeye değer.
Seni bir ömür sevmesem eğer,
Bil ki yüreğimde, yalnız taş kalmış.
Yukarı kayada ötüyor keklik,
Değerler yok olmuş bumudur mertlik.
Gökağaç"a sordum nerde bu Bellik,
Boynu bükük bakan, eğik baş kalmış.
Beni kucaklıyor iğde kokusu,
Ne rengi değişmiş nede kokusu.
Koruyan dallarda ölüm korkusu,
Terki diyarda, bir telaş kalmış.
Baharla birlikte boy veren otlar,
Yazın tilki gezsin kışın aç kurtlar.
Yuva yapın kuşlar sizde unut var,
Bende tükenmeyen, bir savaş kalmış.
Ararsan kâbeni doğduğun yerdir.
Katıksız sevgiler sonsuz değerdir.
Arguvan’da Atma, güzel bir yerdir.
Baktım yüreğimde, sonsuz aşk kalmış .
RIZA PARLAK
06.06.2006
MALATYA