Çoktan beri yollarını gözlerim
Hatırım sormaya yar sen mi geldin
Gönlümün yemişi bağı bostanı
Ayva ile turunç nar sen mi geldin
Gelip şu yanımda oturan mısın
Serimi sevdaya yetiren misin
Ağır yüklerimi götüren misin
Katar maya ile dür sen mi geldin
Yüzünde benlerin hindidir hindi
Bilmem melek midir arştan mı indi
Bir su ver içeyim yüreğim yandı
Ağustos ayında kar sen mi geldin
Bülbüller ötüyor hüsnün bağında
İntizarım kaldı göğsün ağında
Elim kelepçede cellat önünde
Derdimin dermanı car sen mi geldin
Ol nesl-i Adem’in belinden misin
Gülşen bahçesinin gülünden misin
Firdevs-i Ala’nın ilinden misin
Cennet-i Ala’dan hur sen mi geldin
Pir Sultan Abdal’ım sen seni döşür
Yarin sevdaları sere ulaşır
Türlü libasları giyer kuşanır
Çarşılar bezenmiş al sen mi geldin
Pir Sultan Abdal
İbrahim Aslanoğlu – Pir Sultan Abdallar, s.306