29 Mart 2009 Mahalli seçimlere az bir gün kaldı ya, yapılan çağrılardan ‘’Bana kalırsa’’ çokları sıkıldı …
Siyesi parti liderleri meydanlara topladıkları insanlar karşısında, muhaliflerine sataşmaktan sıyrılıp bir türlü doğruların yanına bile yaklaşamadılar. O insanlar karşısında, yüklendikleri asıl sorumluluğun farkında bile olmadan, biri birlerine verip veriştirdiler.
Diğer yandan, taraflar oluşmuş mu, oluşturulmuş mu? ‘’Bir lider muhalifine ne derse desin, inadına bolca tezahürat ve alkışlarla uğurlandı. Takım tutar gibi parti tutma inadı başını alıp gitmiş.
Seçim bürolarında yoldan geçenler bile, ‘’hatıra binanelih’’çevrilip çay gibi ikramlar yanında, bırakalım meydanlarda tarafların birbirlerine atıp tutmalarını da, yan yana, karşıdan karşıya, caddelere çekilen bayraklar bile rüzgar estikçe birbirini dövüyordu.
Mitink alanlarında konuşulanlar ve her olup bitenler, medya aracılığıyla halka ‘’akşam sabah’’ evrile çevrile anlatıldı.
Ancak; Muhalefetten bazıları, önemli, hem de çok önemli bir hususa durmadan parmak bastılar. Neyi o? ‘’Had safhaya varan ‘’usulsüzlük ve yolsuzluklar’’ siyaseti tümden kirletti,
Ülke 530 Milyar Dolar borç altında kıvranıp durmaktadır ve Dünya da yolsuzlukların yapıldığı sıralamada Türkiye önlerdedir, iddialı çıkışlar…
İnsanlar köy kent demeyip ve kahvelerden de kaldırılıp mitink alanlarına taşındı.
Peki neler anlatıldı? ‘’Tabiri cahizse, temsilde hata yok derler, ‘’bağışlayın,
‘’Benim anam senin ananı orada görmüş’’, gibi sözler arka arkaya bitip tükenmek bilmedi.
Seçimlerde propaganda demokratik bir hak olsa da, ‘’nitekim öyledir’’ de, halk önünde çıkışların çağdaş olmadığı, belli bir kesimi derinden üzmekle de kalmayıp, kızdırıyordu da…
Bana göre, çağdan uzak, çağdaşlıktan kaçarcasına insanlara içinde bulundukları tüm sıkıntıları ‘’Demogojik çıkışlarla’’ unuttururcasına, tercih şansı tanımadan, bir ayı aşkın süre ‘’Bir aşiret Kirvelik düğünü’’ gibi geçiştirildi.
Belediye Başkan adaylarına gelince, alışıla gelen bir söz vardır, herkes bilir onu.
‘’Ben ülkeme hizmet için bu yola baş koydum’’, derler ya. Ancak, şimdiye dek ülkeye verilen tüm hizmetler ortada. Ekonomik sıkıntılar ‘İşsizlik yolsuzluk ‘ hasılı kelam ‘’hat safhaya getirilen yoksulluk.
Bir çok işletme kapılarını kapatıp çalışanlarını sokağa bıraktı. Öyleyken, adaylar ‘’İş vaad etmek, evlere paket eşya götürmelerin dışında ‘’bundan önceki seçimlerde olduğu gibi’’ ne sözler verilmiyor ki…
Halktan aklı selimler ise, bu seçimlerden sonra soyulup soğana çevrilmiş bir Türkiye’ nin ‘’Allah yardımcısı olsun’’diyor.
Çünkü; üçüncü dünya ülkeleri denilen geri kalmışlar, tamda göbekten bağlı oldukları ‘’ABD’’ yi sık sık konuşmaya başladılar. Sistemi kökünden sirkeleyen sömürünün dayattığı ‘’Ekonomik Kriz’’ ABD den başlatıldığı doğrudur. Bu kriz, ‘’Dünya’nın her yerinde vura vura yine yaşamı emeğine dayalı milyonları vurdu, vuracaktır da.
Boşanmaların, evden kaçmaların, ötesinde silahını kafasına dayayan dayayana…
Diğer bir konu, ‘’Otel Madımak’’
37 canın yakılarak katledildiği ‘’Otel Madımak’’ satılığa çıkarılmış. Dünyaca kınanılan o içler acısı olayın failleri şimdiye dek hep saklandı ve savunuldu bile. Sistemcilere söz geçiremeyen insancıl düşünen kesim ‘’bari bu yer şehitler anısına müze olsun’’ diye bir 15 yıl mücadele etti. Bu seçimler var ya, S. Başbakan oraya ‘’Sivas’a’’ gittiği gece kebapçı çıkartılarak Otel boşaltıldı. Burasını cümle cihan biliyor, arkasından ‘’Kitaplık olacak, sanat eserleri sergilenecek’’ gibi sözler ‘’bizleri tatmin etmese de’’ en yetkili ağızlardan duyulmamış mıydı?
Şimdiyse; 19. Mart akşam haberlerinde öğrenildi ki ‘’Otel Madımak’’ 9950 EURO ya bir internet sayfasında saltığa çıkarılmış…
İşte 70 kusur Milyon insan ‘’bu güzel Ülke’’ de, kokuşmuş sistemin sahipleri tarafından
‘’dün dündür bugün bugündür’’ gibi iki yüzlülükle yönetilip yönlendirilmektedir.
Bazı aydın demokrat haktan ve hukuktan yana olan kesim ‘’oldu bittilerden’’ her ne kadar rahatsız olursa olsunlar, yeterli değil, tek çare sistemin çağdaş bir raya konması için ‘’bir olmak iri olmak diri olmak’’ gerekiyor.
Saygılarımla.