Sabah ve her akşam geç saatlere kadar televizyon kanallarında "Laiklik Tehlikede midir?", sorusuna cevap aramak için AKP nin icraatları tartışılırdı. Onca aydınım diyen birileriyle o taraflı yada bu taraflı insanlarla konu görüşülüyor tartışılıyor diye kanaldan kanala atlar dururduk. 14 Mart ta AKP ye başta laiklik karşıtı çok sayfalı bir iddianame ile Yargıtay Cumhuriyet baş savucusu kapatma davası açmıştı.
30 Temmuz da Anayasa Mahkemesi Başkan Haşim KILIÇ `AKP kapatılmamıştır`,açıklamasını dünyaya duyurdu. 6 evet 5 hayır azınlık oyuyla yasaya göre AKP kapatılmamış oluyor.
Basından bazıları Türkiye "Oh" dedi deyip başlık attı.
Hiçbir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı ülkesinde huzursuz bir ortamda yaşamayı asla istemez. Ancak, bu rahatlamanın hemen akabinde, Üniversitelere AKP taraflı rektör atanmaları ve okullara her dine mensup öğrencilere ibadet hane açacağız çıkışları karşısında, "ne idik ne olduk" sesi ne yazık ki hiç konuşulmuyor artık.
Asıl oh eden Türkiye değil, "Oh" eden uyarı ve ihtarlarla yakayı kurtaran AKP oldu. AKP de istedikleri yeni bir anayasa çalışmaları zaten vardı, yakında gün ışığına o da çıkarılacaktır elbet.
Rahmetli Hırant DİNK´in katiline karakolda `bıravo` denmiş, birlikte hatıra fotoğrafı çektirenlerde olmuş.
Bazı yazılarımda bahsetmiştim. Türkiye, biri topal diğeri dimdik iki ayak, sağlam sakatı çeke sürüye tırmanıyor. Ya el kol ne yapıyor? Eller başa kadar uzanıp kelinde kaşınan yerini kaşıyıp bırakıyor kendini yanlara aşağı.
Dine dayalı tek parti rejimine oldukça dönüştürülen sisteme karşı insanlar şu an için sessiz gözükebilirler.
Yaşamlarını İnsanca çağdaş bir hukuk güvencesinde görmek isteyen herkes, geleceğe yan yatıp kaygıyla bakmayacaktır herhalde.
85 yıl önce kurulan cumhuriyetin durmadan ayağında gezenler, bu günkü bu fotoğrafa bakınca rahat gözükmekteler ve 30 Temmuz da açıklanan kararla da önlerinin iyice açıldığını sanmaktalar.
Halbuki, her yanıyla mozaik çağdaş bir Türkiye diyen insanlar, örgütsüz de olsalar, önlerinde koca bir engel durmaya yetecektir diyorum. Tüm dünya insanlarının çağdaş insancıl bir dünya için, sabırları taşmak üzere olduğu da gözlerden uzak olmasa gerek. Kıpırdamalar ufak tefek de olsa büyüyecektir.
Gerici ve soyguncu güçlerin korktuğu seçimler gelir, örneğin Türkiye de olduğu gibi, kömür altın dağıtırlar ve oy alırlar.
Ancak, o insanlar bir gün sadaka adamı olmadıklarının farkında olacaktır. Kendilerine sadaka dağıtanların yabancı vurguncularla malı alıp götürdükleri bir gün sezilip görülecektir.
Din ve kanla yönlendirmeler huzur ve istikrarı oluşturmadığı gibi, karın doyurmadığı mantığı da uyanacaktır. Yakında Ramazan iftar sofralarında işsizlik ve açlığın bir ülke ayıbı olduğu birer akşam yemeğiyle kör üstün geçiştirilecek, AKP iktidarının seçim politakısı her yemekte etkili olacak. Çünkü şu anda karınca kanatlı.
ABD İrak ve Afganistan da milyon insanın katili oldu, yuvaları yıktı, Milyar dolarlar döktü, dünyanın ekonomik sosyal dengesinin yanında, tüm değerleri alt üst etti. Bunların hesabı sorulmayacak mı? İşte o hesaplar masaya konduğunda, denge insancıl yöne elbetteki çekilecektir diyorum.
Niye ABD yi araya aldım ki? Çünkü, 50 lerden beri, bildik bileli Türkiye bu katil emperyalist gücün kan dökme politikasına bir çok ülke ile alet oldu ve her iktidar ve yandaşları, "onlar kendilerini biliyor" halkları, ülkeyi, hiç hesaba katmadan, mal mülk makam sahibi oldular. Görünen o ki, kapatılmama kararı sarı kartlı da olsa, yukarda da açıkladığım gibi, AKP ayağını denk atmakdan yana hiç de niyetli değil.
Huzuru barışı kucaklamış bir dünya dileğimle,
Saygılarımla