2. Dünya savaşı’nın arkada bıraktığı büyük acılardan sonra, ‘İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin, Birleşmiş Milletler’ce kabul ve ilanı bu örgütün bütün üyelerince istenmiştir. Öte yandan, bildiri bütün okullarda öğretilip açıklanacaktır.
Türkiye’de bu insan hakları bildirisinin okullarda okutulduğu bazı kayıtlarda da görülmektedir.
10 Aralık 1948 ‘İnsan Hakları Evrensel Bildirisi, insanlık tarihinin modern döneminde başlayarak, bu güne gelen haklar bildirilerinin en gelişmişidir. Otuz maddeden oluşan bu bildiri, giriş bölümünde insanlığın yaşadığı acı deneylere ve insan onurunun yüceliğine gönderme yaparak insanın ayrılamaz temel haklarını şöylece sıralar.
1. maddede, insanların özgürlüğü ve eşitliği;
2. Irk, renk,cins,dil,din,siyasi düşünce ayırımı yapma yasağı; azınlıkların eşitliği;
3. yaşama hakkının kutsallığı;
4. Kölelik ve kulluk yasağı;
5. İşkence, zalimane ve gayrı insani muamele yasağı;
6. İnsanın hukuksal kişiliğinin tanınması zorunluluğu;
7. yasa önünde eşitlik;
8. Herkesin ulusal mahkemelere müracaat hakkı;
9. Keyfi tutuklama yasağı;
10. Mahkemelerin bağımsızlığı;
11. Savunma hakkı yasaların geriye yürümezliği;
12. Özel hayatın dokunulmazlığı;
13.Seyahat hakkı, herkesin kendi ülkesine dönme hakkı;
14. İltica hakkı;
15.Vatandaşlık hakkı keyfi olarak vatandaşlıktan çıkarma yasağı;
16.Evlenme ve aile kurma hakkı;
17. Mülkiyet hakkı;
18 Fikir ve vicdan özgürlüğü;
19.Düşüncelerini açıklama hakkı;
20.Toplantı ve dernek kurma hakkı;
21. Yönetime katılma hakkı, kamu hizmetlerinden yararlanma hakkı, halkın iradesinin esas olma kuralı;
22. Toplumsal güvenliğe kavuşma hakkı;
23. Çalışma, iş seçme, eşit çalışma karşılığı eşit ücret ve sendika kurma hakkı;
24. Dinlenme eğlenme hakkı;
25. İşsizlik, hastalık, sakatlık, dulluk, ihtiyarlık halinde güvence hakkı;
26. Eğitim hakkı;
27. Kültür ve sanattan yararlanma hakkı, sanat yapıtlarının korunması ilkesi;
28 Bütün bu hakları temin edecek bir toplumsal düzen isteme hakkı;
29. Başkalarının haklarının kişi tarafından yokedilmezliği.
Birleşmiş Milletler üyesi bütün ülkeler bütün vatandaşları için, bu hak ve özgürlükleri sağlayacaklarını ve bu temel hakları tanıyacaklarını taahüt etmişlerdir. Türkiye Cumhuriyeti de bunların arasındadır.
TTK Başkanı S. Yusuf Halaçoğlu 19 Ağustos Pazar günü, ‘Kürtlerin Türkmen, Alevi Kürtlerin de Ermeni”, olduğu yönündeki açıklamaları bir çok kişi ve kurum tarafından bölücülük olarak yorumlanmıştır.
İnsan Hakları Evrensel Bildirisi’nin kabulünden 59 yıl sonra, 18 ayrı dilin konuşulduğu bir Türkiye’de, ne amaçla bu açıklamayı yaptılar?, sorusu TTK Başkanı S. Yusuf Halaçoğlu’na sorulmalıdır.
Selçuklulardan sonra Osmanlıların da, baskı ile tek dil, tek mesep politikası ne yazık ki Cumhuriyet döneminde bile, bu bildiriye rağmen dayatılmaktadır.
Kürtler Türkmen, Alevi Kürtler de Ermeni dir, gibi bir açıklama TTK Başkanı gibi birinin ağzından duyuluyorsa, ona ne demek istediği elbette sorulmalıdır. 10 bin yıllık bir medeniyetler diyarı Anadolu, farklılıklarıyla bir çiçek bahçesine dönüşmüştür.
Günümüzü altüst edip, ‘sen bu idin şu oldun’ gibi çıkışlar yurttaşlar arasında ayrımcılığı körükler, Bu tip çıkışlar kimsenin haddine düşmediği gibi, hele de, TTK Başk. S. Yusuf HALAÇOĞLU’na hiç düşmez.
Saygılarımla…
Ali Rıza UĞURLU